10 Eylül 2012 Pazartesi

Tonton Ailesi





Vay Vay Vay. 1978. Siyah Beyaz National marka televizyonun karşısında, elimizde salçalı ekmek. Ton ton ailesi ilk hatırladığım çizgi fiimlerden birisi. Keşke Türkçe'sini bulabilsem. O'günler güzeldi be...

21 Ağustos 2012 Salı

KISACIK BİR ANEKTOD


                                                       Demokrat Parti Döneminde Sansür: 
                 Demokrat Parti (DP), muhalefette iken Celal Bayar: "Bugünkü basın kanunu hür basını sağlamaktan uzaktır". Adnan Menderes ise: "Yayın hürriyeti, yurttaşın şahsi ve siyasi hak ve hürriyetlerinin teminatıdır. Basın hürriyeti olmadığı yerlerde vatandaşın diğer hak ve hürriyetleri de tehlikeye düşeceği gibi, topluluk hayatı, gizliliğin, kapalılığın kiri ve pası altında çürümeye mahkumdur" diyorlardı. (26)
                        14 Mayıs 1950 Milletvekili seçimlerinde DP çoğunluğu alarak iktidar oldu. iktidarlarının ilk yıllarında muhalefetteki söylemlerine bağlı kaldılar. 1931'den beri yürürlükte olan, yasak ve ceza içerikli Basın Yasası'nı değiştirdiler. 21 temmuz 1950'de yürürlüğe giren Basın Yasası, basına bazı hak ve özgürlükler tanıyordu. Keza 13 Haziran 1952'de çıkarılan 5953 Sayılı Yasada basın mesleğinde çalışanlara "Sendika Kurma, Sosyal Sigortadan yararlanma, askerlik, mahkumiyet ve gazetenin kapanmasında gazeteciye kıdem tazminatının ödenmesi, haftalık tatil, yıllık ücretli izin gibi sosyal haklar veriliyordu." Gazeteci Ahmet Emin Yalman, basına yönelik olumlulukları "Basınımızın Altın Devri" olarak tanımlıyordu.
                        DP'nin basınla olan balayı kısa sürdü. Samim Akay, 1951'de "Vur Abasıza" adıyla bir mizah dergisi çıkardı. Dergi de iktidarın uygulanmalarını mizahi yöntemle eleştiriyordu. Bu nedenle derginin sahibi Samim Akay defalarca tutuklandı ve 2 yıl 11 ay hapis cezası aldı. Dergi süresiz kapatıldı. DP basın yasası'nda değişiklik yapmaya yöneldi. Basın cezaları "6 aydan 3 yıla kadar, para cezaları da 1000 liradan 10.000 liraya kadar arttırılabilir" hükmü konuldu. Yusuf Ziya Ademhan, Selami Akpınar, Cüneyt Arcayürek, Metin Toker, Cemil Sait Barlas, Beyhan Cenkci, Bedii Faik, Hüseyin Cahit Yalçın, Naim Tirali Cemalettin Ünlü, Oktay Verel, Ahmet Emin Yalman gibi tanınmış gazeteciler tutuklandılar. (27)
                        1952'de çıkarılan bir yasayla CHP'nin tüm mallarını hazineye devredildi. CHP'nin malları arasında Ulus gazetesinin matbaası da bulunuyordu. Ve Ulus Gazetesi de kapatılmış oldu. Bununla yetinilmedi. Gazetenin başyazarı Hüseyin Cahit Yalçın tutuklandı. 26 ay 20 gün hapis cezası ile 4444 lira para cezası verildi. Yalçın, cezaevine konulduğunda 80 yaşında idi. Keza Vatan Gazetesi'nin sahibi ve başyazarı Ahmet Emin Yalmanda iktidarı eleştiren bir yazısından dolayı 15 ay 16 gün hapis cezası aldı. (28)
                       
                        6-7 Eylül Olayı: 6 Eylül 1955 günü bir grup saldırgan, azınlıklara ait konutları, dükkanları, işyerlerini, kiliseleri yağmaladılar, tahrip ettiler, yaktılar. Saldırganları örgütleyen örgüt ve güçler ortaya çıkarılmadı. Yine solcular suçlu görülerek, tutuklandılar. Ne var ki, saldırı olayının perde arkasında DP iktidarının olduğu biliniyordu. 6-7 Eylül olayının hemen sonrası Sıkıyönetim ilan edildi. Sıkıyönetim komutanı Korg. Nurettin Aknoz, yasaklarla ilgili şu bildiriyi yayınladı:
                        "Halkı heyecanlandıracak haberlerin yayınlanması yasaktır. Hükümeti tenkit etmek yasaktır. Hükümetin çalışmalarını etkileyecek biçimde yazılar yasaktır. Sıkıyönetim çalışmalarıyla ilgili haberler yasaktır. Nato devletleriyle ilgili haberler yasaktır. Darlık, kıtlık ve yokluk haberleri yazılmayacak. 6 Eylül olaylarının komünistlerden başkasının yaptığı yolunda yazı ve yorumlar yasaktır. 6 Eylül olayları ile ilgili haber ve resimler yasaktır." (29)
                    Bu arada Ulus Gazetesi süresiz kapatıldı. Hürriyet, Tercüman ve Hergün Gazeteleri de 15'er gün süreyle kapatıldılar.
                      DP, basını ve muhalefeti baskı altında tutmak, gerektiğinde cezalandırmak amacıyla TBMM'de "Tahkikat Komisyonu" adıyla bir komisyon kurdular. Bu komisyona öyle geniş yetkiler verildi ki, Ortaçağ Engizisyon Mahkemelerini bile gölgeliyordu. Tahkikat komisyonuna verilen yetkiler şöyle:
                        "Her türlü evrak, vesaik (belge) ve eşyayı zaptedecek, istediği evi, kurumu arayacak; gazete ve dergiler toplatılabilecek, gazeteleri matbaalarıyla birlikte kapatabilecek, komisyon kararlarına muhalefet edenlere 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilebilecek; Komisyonun kararları kesindir, itiraz edilemez"
                        Tahkikat Komisyonu bu yetkiyle 28 Nisan günü Ulus Gazetesinin Genel Yayın Müdürü Nihat Subaşı, Yazı İşleri Müdürü Erdoğan Tamer, Cenap Çetinel, Muzaffer Erdost, Cemal Yıldırım; Akis Dergisi'nden Metin Toker, Kurtul Altuğ'u sorguya çektiler. Cemal Yıldırım ve Kurtul Aktuğ tutuklandılar. Dünya, Demokrat İzmir, Sabah Postası, Akis ve Kim Dergilerinin basıldığı matbaaların kapatılması için emir verdiler. Kısacası, yargının görevini Tahkikat Komisyonu üstlenmiş durumda idi. 1950-1960 yılları arasında 824 gazete ve dergi hakkında dava açıldı. Bir çok gazeteci tutuklandı.

13 Ağustos 2012 Pazartesi

Gari de Gari



Biz de düğünlerde eylendiğimizi sanırız. Adamlardaki eylenceye baksana birader. 1:23 ten itibaren coşku başlıyor. Ayrıca krem pantolonlu arkadaşa dikkat etmekte fayda var. Adam ne içtiyse artık kırk yıllık mihorları geride bırakmış.

23 Temmuz 2012 Pazartesi

Aaahhh ahhh... Pazartesi erken kalkmamak, işe gitmemek, bu sıcaklarda denize girmek, şemsiyenin altında yatmak. Yaşamın en tatlı anlarından biri sanırım. hele birde yanında güzel bir hanım varsa.....

16 Temmuz 2012 Pazartesi

Hafta sonu tatile gidiyorum. Kasabalı olduğumu herkese göstermem lazım.

13 Temmuz 2012 Cuma

Aysun & Soner - Sana Gel mi Dedim



Seher vakti düştün, düştün yollara. 
Acımaz mısın hiç, hiç bu naçara? 
Koşar adım gittin ayrılıklara. 
Varamadı sevdamız güze bahara. 
Sana kal'mi dedim? 
Sana git'mi dedim? 
Sana sat'mı dedim'ki pazar aşığım. 
Elde yıprandın'mı, geri'mi döndün? 
Kor ateşli'iken, küle'mi döndün?  
Bağrımdaki yangını, eziyetini. 
Ne kadar güç olsada, işte söndürdüm. 
Sana kal'mı dedim? Sana gel'mi dedim? 
Sana gül'mü dedim'ki, bahçeme girdin.